Kapı Aralandı

Kapı yavaşça aralandı. Ansızın irkildi. Aydınlık, gözlerini kamaştırıyordu. Odayı kaplayan ışığı yok edebileceği yanılgısıyla ellerini gözlerinin önüne getirdi. Evet yok edemezdi ama bu sayede belki bir miktar aralayabilirdi gözlerini. Araladı. Heyecanla, merakla, korkuyla atmaya başlamıştı kalbi. Ortalık beyaza bulanık haldeyken attığı adımın nereye gideceğini nasıl bilebilirdi? Buna rağmen bir adım atmayı denedi- basacak bir zemin bulacağını zannederek-. Her şey o adımla başladı. Gözleri açılıverdi, kalp atışları yavaşladı, boşluğun içinde kollarını iki yana açmış, esintiye kendini …

Waldorf Pedagojisinde Bilincin Uyanışı Felsefesi

WALDORF PEDAGOJİSİNDE BİLİNCİN UYANIŞI FELSEFESİ Waldorf yaklaşımı 1919 yılında düşünür Rudolf Steiner tarafından ortaya atılmış bir eğitim anlayışıdır. Bu eğitim anlayışının şekillenmesinde dünya savaşının ve sanayileşmiş toplumun yeni paradigmalarının etkisi olmuştur. Rudolf Steiner yeni bir insan tipi oluşturmak için eğitim anlayışının oturduğu zeminin yeniden inşasının gerektiğine inanıyordu. Ona göre okullar yalnızca meslek edindiren yerler olmamalıydı. Batı’da gözlemlediği, insanın yalnızca aklına değer verme, duyguları ve iradeyi dikkate almama düşüncesine karşı çıkıyordu. Bu nedenle kendisi irade, duygu …

Bağlanma Sonrası Ayrılma Kaygısı

BAĞLANMA SONRASI AYRILMA KAYGISI Bebeklik döneminde başkaları ile duygusal bağ kurmak bağlanma olarak adlandırılır. John Bowlby bağlanmayı, bebekler ve ebeveynlerin veya diğer bakım verenlerin birbirleriyle duygusal bağ kurmalarına yol açan iki yönlü bir süreç olarak tanımlamıştır. Bebekler yetişkinlerin dikkatini cezbeden, şefkat ve ilgi duyma gibi güçlü duyguları ortaya çıkaran sosyal davranışlar sergilerler. Bu sosyal davranışlara; gülümseme, göz kontağı kurma, gığıldama dokunma gibi davranışlar örnek gösterilebilir. Yetişkinler bu davranışlara içtenlikle ve onlarla sosyal temas kurarak karşılık …

Farkındalığa Uyanış: Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı

İmkanımız varken hayallerimizi gerçekleştirmemize ne engel olur bilmiyorum. Yorgun muyuz, güçsüz müyüz, cesaretimiz mi yok, bilmiyorum. Ortam mı müsait değil, yalnız mıyız, sistem zemin mi hazırlamıyor, bilmiyorum. Tek bir cevabı olsaydı çok daha kolay olurdu halbuki. Korkuyoruz, diyebilseydik sadece mesela. Neyden? Uçağa binmekten mi? Hayır, uçağa binip de Grönland’a gidemeyeceğini herkes bilir. Walter Mitty’i farklı yapan bir ABD vatandaşı olması. Muhtemelen elindeki pasaportun giremeyeceği çok az yer vardır. Her sahnesi ayrı bir fotoğraf karesi gibi olan …

Birbirinden ayrılmayan iki uç DOĞU ve BATI

Tarih sayfalarını araladığımızda savaşları gördüğümüz gibi dostlukları da görebiliyoruz. İnsanoğlu olarak birbirimizden birçok şey öğrenmişiz ve öğrenmeye de devam ediyoruz. Savaşlarda, ticaret yaptığımızda; gördüğümüz bir yemek, ilgimizi çeken düşünce ya da daha önce hiç görmediğimiz bir ürünü öğrenip geliştirmişiz. Esir alınan ustalardan onların zanaatları öğrenişmişiz ve öğrendiğimiz bilgileri daha ileriye taşımışız. Bunlardan biri olan matbaa Türklerin sonradan görüp ülkesine getirdiği bir iletişim araçlarından sadece biridir. Matbaanın kullanımı ve bizim topraklarımıza gelişi şu şekildedir: yüzyılda Çin’de …

TABİATIN UYANIŞINA ŞAHİT OLMALI İNSAN

Günlerin kısacık olduğu zamanlar bitmiştir artık, güneş tepede kendini bir gelin gibi ihtişamıyla göstermeye çalışır, bulutlar dahi mani olamaz bu serencama. Kuşlar ağaçlarda ve gökyüzünde dansını yapıp şarkısını söyler adeta tabiatın uyanışını kutlar gibi. Çiçekler açar rengarenk balkonlarda sokaklarda bir tablo misali izlersin. Kaldırımların arasından çıkan küçücük çiçekler yok mu karınca gibi basmaya korkarsın. Bu böyle devam eder arılar bal yapmaya başlar kediler köpekler sokak sokak dolaşmaya ve daha bir sürü şey… Baharın gelişini hissedebiliyor …

OBJEKTİFİN VİCDANI

Objektifi tutan elin vicdanı var mıdır? Yoksa objektifi tutan el, hiçbir şeye müdahale etmeden izlemek için mi vardır? Bir fotoğraf makinesi merhametli olabilir mi? ”Kamera izleyiciye yöneltilmiş bir silahtır.” diyor Heidegger. Kameranın bir silah kadar etkileyici ve zorlayıcı etkisi olduğunu bu çağda oldukça yoğun müşahede ediyoruz. İnsanlar kamera karşısında hep olması gerektiği gibidir. Olduğu gibi görünmezler. Hatta kamera öyle bir manipülasyon aracıdır ki, olması gerekeni olduğu gibiymiş gibi gösterme gücüne sahiptir. Olması gereken gibi görünmek …

BİRİ ELİMDEN MAKASI ALABİLİR Mİ?

Bir makas olsaydım eğer, Düzeltmeye kalkışırdım her şeyi.   Hayatın düzenine Bir ara makas atabilmeyi Ne çok isterdim,   Alırdı belki de o zaman,  Hayatın kırıklarını,   Bırakayım hayat biraz da Böyle kalsın diyorum, Nadiren   Biri elimden makası alabilir mi?   ELİF GÜL    

SEÇEMEYİŞİMİN SEÇİMİ -bir gelgit-

Sadece Durdum Oturdum ve öylece Seyrettim, Sahildeki maviliğin bana çarpışını. * Benim gelgitlerim arasında              Dalgalar da Geldi ve gitti. * Beni boğan gelgitlerim, Denizin dalgalarının geliş ve gidişleriyle yarışıyordu. * Seçemeyişimin dahi seçimini Neden yapmak zorundaydım ki? *                         Bir gel bir git,             Bir git bir gel… * Oysaki biliyordum ben, Gözbebeklerime çarpan dalgaların tuzuydu asıl Beni yakan. * ELİF GÜL

7. Koğuştaki Mucize

Açılışı yerli bir filmle yapmak istedim. Güney Kore yapımı ‘Miracle in Cell No 7’ filminin uyarlaması olan, reyting kaygısı gütmemek için aralıksız dram sahneli ve yöresel bir yerli filmle. ”Devlet denince hep vergi geldi aklıma,Jandarma denince kırbaç.” Film boyunca aklımda hep Yavuz Bülent Bakiler’in bu dizeleri yankılandı. Çünkü film, haksız yere suçlanan, zeka yaşı kızıyla aynı olan bir baba ve yalnız kalan küçük kızının buluşma hikayesinin yanı sıra, kendini tanrı zanneden, 80 darbesi sonrası sıkı …